Onurlarını yitirmeden mesleklerini ülkemizin dört bir köşesinde özveriyle yürüten değerli öğretmenlerimize sevgi, saygı ve şükran duygularımızı sunuyorum. Türkiye’nin en ağır sorunu olan eğitim, ne süslü laflarla ne de karar kademesinde olanların dert yakınmasıyla çözülüyor. Eğitimin ve eğitimcinin birikmiş sorunlarının üstesinden gelmek için bu bütçe rahatlıkla yeter ama o bütçeyi yönetecek irade yetersiz. Önceliklerini eğitime değil yakınlarını büyütmeye ayıranlar, Türkiye’nin yeni kuşaklarına hiçbir umut vermiyor. Ders anlatırken aklında sürekli geçim derdi olan, özlük hakları tırpanlanan öğretmenimiz bir yanda; eğitimini aldığı mesleğini bir türlü yapamayan öğretmen adaylarımızın sorunları diğer yanda... Atamaları yapılmıyor, çözüm bulunmuyor. Özelleşen eğitimin bayraktarlığını yapanlar, evlerde en az bir maaşın eğitime yatırıldığı, eğitim masraflarının kira masraflarını bile geride bıraktığı yüzbinlerce aileye hangi başarıdan söz ediyor? Öğretmen maaşının, özlük haklarının dünya standardına kavuştuğu, devletin parasız eğitimden elini çekmediği bir düzeni hep birlikte kurmalıyız. Cumhurbaşkanı maaş zammı oranı neyse öğretmenin maaş zammı da öyle olmalıdır. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün toplumda önder kabul ettiği, her türlü imkanı sağlamaya çalıştığı öğretmenlerimize borcumuzu ancak daha iyi yaşam ve çalışma koşulları sağlayarak, emeklilikte rahat ettirecek düzenlemeler yaparak, en azından 3600 ek gösterge uygulamasını gerçekleştirerek, bilimsel, laik eğitimi tüm kurallarıyla getirerek ödeyebiliriz.