Reklamı Geç
script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-9506100484003570" crossorigin="anonymous">

'' YAZARLIK VAZGEÇİLMEZİMDİR. ''

Süleyman Ayhan Örnek... Öncelikle Sarayköy Ortaokulu'ndan ve Sarayköy Lisesi'nden sınıf arkadaşım. Daha da ötesi bir dönem sıra arkadaşım. Kartviziti de bayağı uzun. Öğretmenlik, yazarlık, kişisel gelişim danışmanlığı, yaşam koçu, TV proğram yapımcılığı vs. Ama en çok yazarlık titrinden hoşlanıyor.

'' YAZARLIK VAZGEÇİLMEZİMDİR. ''

                   '' YAZARLIK VAZGEÇİLMEZİMDİR. ''
     Süleyman Ayhan Örnek... Öncelikle Sarayköy Ortaokulu'ndan ve Sarayköy Lisesi'nden sınıf arkadaşım. Daha da ötesi bir dönem sıra arkadaşım. Kartviziti de bayağı uzun. Öğretmenlik, yazarlık, kişisel gelişim danışmanlığı, yaşam koçu, TV proğram yapımcılığı vs. Ama en çok yazarlık titrinden hoşlanıyor. Yazdığı sekizinci kitabı bitirmek üzere. Gayet donanımlı bir kişilik. Her konuda bir bilgi küpü adeta. Yazılarında Süleyman A. Örnek şeklinde isim kullanıyor.  Bir zamanlar futbolculuğuyla da öne çıkmıştı. Fakat okul ağır basınca bırakmak zorunda kaldı. Şu an İstanbul'da yaşıyor. Kendisiyle yıllar sonra hem de tesadüfen 15 Temmuz darbe girişiminden iki gün sonra Denizli'de biraraya geldik. Siyaset dahil bir çok şeyi konuştuğumuz  ve ortak arkadaşımız Sefer Suat Öztürk'ün de bulunduğu sıcak bir yaz gecesi Çamlık Parkı'nda başlayan sohbetin sonunda Sülayman arkadaşımızı sizlerle edebi yönleriyle buluşturmaya karar verdim.  


     Buyrun sohbetimize..
                                    '' ÇOCUKKEN HUZURLUYDUK, MUTLUYDUK.''                                                    
    HHT: Süleyman Ayhan Örnek kimdir ?
    SAÖ: 27 Mayıs 1967’de bir askeri darbenin yıldönümünde Denizli Devlet Hastanesi’nde doğmuşum. Bir nevi darbe mahsulü diye tanımlayabilirim kendimi.
     HHT: Nasıl bir çocukluktu sizinki ?
     SAÖ: Hakkıcığım bir kısmını da bildiğin üzere çocukluğum yoksulluk ve mahrumiyet içinde geçti. Ben 5 yaşımdayken babamı kaybettim ve 11 yaşımdan itibaren hem okumak, hem de çalışmak zorunda kaldım. Bu nedenle çok parlak ve ışıltılı çocukluk anılarım yoktur. Yine de huzurluyduk, mutluyduk. Ve zaten eskiden sınıfsal farklar da bu kadar keskin değildi. 
     HHT: Okuduğunuz okulları şöyle bir sıralasak peki ?
     SAÖ: İlkokulu hep sevgiyle anımsadığım Gazi İlkokulu’nda, yine minnetle yad ettiğim öğretmenim olan rahmetli Necati Türkeli’nin sınıfında bitirdim. Halen bana çok şey kattığını düşünüyorum. Benim için çok değerliydi. Nur içinde yatsın. Ortaokul ve liseyi zaten seninle beraber Sarayköy Lisesi’nde tamamladık. 
     HHT: Sonra ver elini üniversite yılları..
     SAÖ: Evet haklısın. Sarayköy’den çıkış üniversite nedeniyle 1984’te oldu. 19 Mayıs Üniversitesi Yabancı Diller İngilizce Bölümü’nü kazanmıştım ve Sarayköy'den ayrılma nedenim oldu. Daha sonra 2004 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde İşletme yüksek lisansını ve 2011 yılında ise yine aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi’nde Felsefe yüksek lisansımı tamamladım. Halen Aydın Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Psikoloji okuyorum. 
    HHT: Okumaya hala doyamamışsın galiba..
   SAÖ: Kendimi biraz da Antik Yunan düşünürlerine benzetiyorum. Ben de onlar gibi her bilgi kırıntısına aç ve talibim..
    
                                                    '' İLK ROMANIMI 2002'DE YAZDIM.''
    HHT: Çalışma hayatı nasıl başladı diyelim o zaman...
    SAÖ: 1990 yılında İngilizce Öğretmenliği’ne başladım ve halen devam ediyorum. Artık bu alanda son düzlükte olduğumu düşünüyorum.
     HHT: Görev yerleriniz neresiydi ?
    SAÖ: Sırasıyla Samsun, Hatay, Kars ve İstanbul'da görev yaptım. Halen İstanbul'da yaşamaya devam ediyorum.
    HHT:  O zaman yavaş yavaş yazarlık serüvenine girelim. Yazarlık ilk ne zaman ve nasıl başladı ?
    SAÖ: Yazarlık serüvenim 2002 yılında ilk romanım ''Kaybetmeye Övgü''yle başladı.
    HHT : Sizi teşvik eden var mıydı, yoksa şartları zorlayarak mı yazar oldunuz?
   SAÖ: Teşvik eden filan olmadı ama ben kendimi bildim bileli çok okurum. Okumak hayatımın değişmezlerinden biridir. Halen elimden hiç kitap düşmez. Yazarlık biraz el yordamıyla oldu diyelim. O kadar çok okudum ki kendimi birden yazmanın eşiğinde buluverdim. Yazdıklarım beğenildi. Bu da beni teşvik etti haliyle..
   HHT: Ne tür kitaplar yazıyorsunuz ?
   SAÖ: Ben edebiyatla başladım. Roman ve öykü yazdım ilkin. Daha sonra ve elbette felsefe eğitimimin de etkisiyle Nietzsche kitaplarını yazdım. Ve son olarak da iki adet iyi yaşam kılavuzu kategorisinde mutluluk üstüne kitaplar yazdım.
   HHT: Şimdiye kadar kaç kitap oldu, gerisi gelecek mi ?
   SAÖ: Şimdiye dek yedi kitabım basıldı. Bir roman olan sekizinci kitabımın üstünde halen çalışıyorum..
   HHT: En çok hangi kitabınızı sevdiniz ?
   SAÖ: İlk kitabım hariç hepsini diyelim. O biraz acemiliğime geldi, o yüzden. Ama bir de şöyle düşünmek lazım, ilk kitap olmasa hiçbiri olamazdı. 
    HHT:  İlk kitabınızı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz ?
    SAÖ: Tarifsiz bir duyguydu. Çocuğum olmuş gibi sevinmiştim. Bir şey üretmenin hazzı çok başka.
     
                                               '' HİÇ PARA VERMESELER GENE YAZARIM.''
     HHT:  Kitaplardan iyi gelir elde ettiniz mi ?
     SAÖ: Bir kere şunu belirteyim, Türkiye’de maalesef çok az yazar sadece yazarlıkla geçinebiliyor. Telif ücretleri düşük, kitap satışları az, her yüz kişiden sadece beşi okuyor vb. Ama yine de iyi kazanıyorum diyebilirim. Kaldı ki bu işten maddi beklentim gerçekten yok. Size bir sır vereyim: bana hiç para vermeseler de ben yine yazarım. (sakın yayıncımın kulağına gitmesin ama)
    HHT: Süleyman, yayıncının bu yazıyı okuyabileceğini hiç sanmıyorum. İçin rahat olsun. Hadi en sevdiğin yazarları öğrenelim. Eski, yeni farketmez..
    SAÖ: Dostoyevski, Tolstoy, Cervantes, Melville, Oğuz Atay, Katherine Mansfield, Sabahattin Ali, Nazım Hikmet ve Nietzsche...
    HHT: Yaklaşık kaç imza günü yaptınız ?
    SAÖ: Her kitap için bir, yani yedi imza günü İstanbul Tüyap’ta oldu. Ayrıca söyleşiye gittiğim çeşitli şehirlerde de sayısız imza etkinliğim vardı. İmza günleri de ayrı bir keyif oluyor.
    HHT: Zincir kitap mağazalarında ve internette kitabınız satılıyor mu ?
    SAÖ: Elbette..D&R, Remzi, İnkılap ve Nezih Kitabevi’nde kitaplarım mevcut. Ayrıca internette kitap satan her siteden temin edilebilir.
    HHT: Evet, buradan Süleyman Ayhan Örnek kitaplarını merak edenlere duyurulur.  Peki hiç ödül aldınız mı ?
    SAÖ: Maalesef hayır. Rahmetli Oğuz Atay'ın ‘Edebiyat ödül çetesi’ diye bir tabiri vardır. Ülkemizde maalesef her şeyin olduğu gibi edebiyatın da bir çetesi var ve kimlere ödül verileceğine birileri önceden karar veriyor.
     HHT: Oğuz Atay dedin de aklıma geldi. Üstadın '' Tutunamayanlar '' kitabını bir ayda anca bitirmiştim geçen sene. Yıllar önce de üniversite zamanında bir kere okumuştum. Hatta bir arkadaşımda ''Tutunamayanlar''ı okuma kılavuzundan filan bahsetmişti espriyle. Ben bir de şunu merak ediyorum. Senin için yazarlıkta zirve nedir ?
     SAÖ: Her kitabı tamamlayıp yayınevine gönderdiğim an benim zirvem diyebilirim. Kitaplarım hakkında çıkan olumlu yazılar, okur görüşleri de aynı şekilde beni mutlu eder..
     
                                                            '' DANIŞMANLIK HAYATA DOKUNDUĞUM BİR ALANDIR.''
     HHT: Bir sürü meşgaleniz var. Bunlar içinde en tatmin olduğunuz alan yazarlık diyebilir miyim ?
     SAÖ: Kuşkusuz yazarlık. Danışmanlık da, insan hayatına dokunabildiğim çok tatminkar bir alan.
     HHT: Bundan sonraki hedefleriniz nedir diye sorsam ?
     SAÖ: Klasik olacak evrensel ve kalıcı kitaplar yazmak gibi hedeflerim var.
     HHT:  Hangi zaman diliminde yazıyorsunuz ? Gündüz-gece, bahar- sonbahar gibi..
     SAÖ: Böyle özel anlarım yok. Ben her zaman yazabilirim. İlhama inanmıyorum. O romantik bir söylem daha çok. Emek verirsen ilham da sana gelir, boyun eğer.  
      HHT: Sarayköy'e ne kadar sıklıkla geliyorsunuz ?
     SAÖ: Hemen hemen her yaz gelirim. 
     HHT: O zaman hemen sorayım. Sarayköyle ilgili eskiye dair anılar...
     SAÖ: Haylaz, mahrum ve yoksul geçen huzurlu bir çocukluk. Bolca futbol, çok dayak (annemden), ortaokuldaki ilk aşkım  (tabii ki platonikti) ve Sarayköy'deki en kötü anım babamın vefatıdır. 
     HHT:  Kültür-sanat adına ilçemize katkıda bulunmak istediğiniz şeyler var mı ?
     SAÖ: Tabiiki üstüme düşen bir görev olursa memnuniyetle katkıda bulunmayı her zaman isterim...
     HHT: Süleyman kardeşim çok keyifli bir sohbet oldu. Başarılarının devamını dilerim. Kalemine kuvvet.
     SAÖ: Asıl ben teşekkür ederim. Hem eskileri konuştuk, hem Sarayköy günlerini yadettik. Hemşehrilerime selamlarımı ve sevgilerimi sunuyorum.                                                                                                                                                                              

                                                                                                                                                                                 [email protected]

Hakkı hakan tok köşe yazısı hakkı hakan tok yazıları makale yazısı sarayköy köşe yazarı
script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-9506100484003570" crossorigin="anonymous">
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
“Denizli’mize sadece ve sadece hizmet ettik”
“Denizli’mize sadece ve sadece hizmet ettik”
Yeniden Refah’ta istifa depremi “Vicdanım kabul etmedi” dedi ve istifa etti
Yeniden Refah’ta istifa depremi “Vicdanım kabul etmedi” dedi ve istifa etti