Değerli basın emekçileri;

Ülkemizde seçim ve siyasi partiler kanunu antidemokratik ve işçilerin kendi partileriyle seçime girmesinin, kendi seçeneğini oluşturmasının önünde engel. Bu engelleri aşmak, sermaye partilerinin kentimizi ve yaşam alanlarımızı yağmasına karşı çıkmak, “biz de varız” demekse biz emekçilerin görevi. Bağımsız aday olarak yola çıkmamızın nedeni tam da bu.

Biz kim miyiz?

Alın teri, emeği ile geçinen, kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla emekçiler ve elbette onların çocukları... Yani tüm değerleri üretenler ama değer verilmeyenler…

31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler öncesi yeniden hatırlayacaklar bizleri, eğer onları seçersek bizim adımıza kenti ne kadar güzel yöneteceklerini, yapacakları mega, ultra-mega projeleri anlatacaklar. Bize değer verdiklerini iddia edip gerçekteyse yalnızca ve yalnızca oylarımıza talip olacaklar. Çünkü onların belediyecilik anlayışında “biz” yokuz. Onların belediyecilik anlayışında halkın kararlara doğrudan katılımı, şeffaflık, halkın denetimi, geri çağırma hakkı yok. Onların belediyecilik anlayışında halka ait kaynakların yandaşa aktarımı, talanı var.

16 Nisan referandumu ve ardından gerçekleşen 24 Haziran seçimleriyle “tek adam rejiminin” inşası yolunda hızlı adımlar atıldı. Şimdi isteniyor ki, 31 Mart seçimleri ile yerel yönetimler bu yeni rejimin dayanağı yapılsın. Baskılara karşı demokrasi, kısıtlamalara karşı özgürlük isteyen bizler için bu yeni rejim en ufak bir hak talebimizin şiddetle bastırılması anlamına geliyor. Bu nedenle; tek adam ittifakının karşısına başka sermaye partilerini çıkaranlar, bize adeta “kırk katır mı, kırk satır mı” seçeneğini dayatıyorlar. Biliyoruz ki bunlar ruh ikizi, bir madalyonun iki yüzü.

Rantçı değil demokratik-halkçı belediyecilik Bizler yok sayılmaktan, “bizi seçin en iyisi yaparız” denilmesinden bıktık, usandık. Bu kent bizim ve biz yöneteceğiz. Demokratik-halkçı yerel yönetim modelinin en temel ilkesi, halk meclislerine dayanmasıdır. Halk meclisleri yerel yönetimin en üst organıdır. Halk meclisleri; mahalle ve işyerlerinden seçilecek temsilcilerden, muhtar ve azalardan, sendika, kitle örgütü, dernek ve oda temsilcilerinden, çevre, spor, kültür-sanat örgütlerinden, inanç kurumlarından, gençlik, çocuk ve engellilerin temsilcilerinden oluşacak ve kadınların eşit temsiline dayanacaktır. Seçilmiş başkan ve meclis üyeleri halk meclisinin bir parçası olacak ve dahası halk meclisinin hizmetinde olacaktır. Halk görevini yapmayan yerel yöneticileri geri çağırabilecektir. Halk meclisinin kararları, belediye meclisinin öncelikli gündemi olacaktır. Demokratik-halkçı bir yerel yönetimde; Tüm hizmetler belediye kurumları ve personeli tarafından en ucuz maliyetle halka ulaştırılacak, özelleştirme ve taşeron uygulamasına son verilecektir. Hizmetlerin öncelikle yoksul ve emekçi kesimlere ulaştırılması gözetilecektir. Kentsel dönüşüm adı altında yürütülen yağma ve rant uygulamalarına son verilecektir.

Mehmet Kırgız